Açıklama
Gen diziliminin insanın kaderini etkilediğine inanıyorum. Kaderin önüne geçmek biraz da insanın elindedir dediğinizi duyar gibiyim. Üç kuşak boyunca sürüp giden bir döngüyü anlatıyor ‘YANILSAMA’. Birbirlerinin hayatlarına hiç dahil olamasalar bile birbirlerinin kaderini yaşamak durumunda kalan üç kuşağın hikayesi.
Dede, çocuk ve torun arasında oluşan gen dizilimi ile aktarılan yazma eyleminin sonucunda ödenmek zorunda kalan bedellerin döngüsü. Adem’den başlayan mücadele geleceğini oluşturacak Hülya’ya daha sonra ise tekrardan Adem’e dönüyor ama sonuç değişmiyor. Kaderin önüne geçmek bazen de insanın elinde değil. Hayatın akışını oluşturan anlamsız denklem kendi sonucunu bulmak istiyor.
Yazar: | Hakkı Mert Canlı |
Hazırlayan: | OĞUZ KEMAL ÖZKAN |
Kapak: | DEMET GÖK |
Sayfa Düzeni: | H. Serra Toplu |
ISBN: | 978-625-6423-92-3 |
Barkod: | 9786256423923 |
Editör: | DUYGU ŞEYMA KAYA |
Sayfa Sayısı: | 194 |
Boyutlar: | 13,5 X 21 |
Baskı Kalitesi: | Enso 70 Gram |
Basım Tarihi: | 2024 |
Hakkı Mert Canlı
Yazma isteğinin insanın fıtratından kaynaklandığına inanıyorum. Yoksa normal bir insan neden küçük bir odaya girip, masanın karşısına oturup ruhunu boş kağıtlara damıtır. İlkokul yıllarında meraklı bir çocuk olmam ve kompozisyon yazmayı sevmemle başlamıştı bu hikaye. Lise yıllarında mutsuz, kendini bir yere ait hissetmeyen, gelecek adına nefes almakta zorlanan bir gence dönüşmemle devam etmişti. Beni bu döngünün içerisinden çekip çıkarabilecek tek şeydi yazmak. Şiirler ve kısa hikayeler yazıyordum. Yazdığım her sayfayı kırmızı bir dosyanın içerisinde biriktiriyordum. Dosyanın içerisine giren her kağıt parçası yazma tekniğimi daha fazla geliştirmeme yardımcı oluyordu. O zamanlar içten içe yazar olmak istediğimi bilmeme rağmen bunun için harekete geçememiştim. Kırmızı dosyanın içerisi yüzlerce kağıtla dolmuştu.
2012 yılında Sakarya Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler maliye bölümüne başladım. Sakaryalı yazarlar ve şairler ile irtibat haline geçtim. Ercan Yılmaz ve Fahri Tuna ile İhsan Deniz vasıtasıyla tanışmıştım. Çeşitli konferans ve söyleşilere katıldım. Edebiyata olan ilgim daha fazla arttı.
2014 yılının mart ayında beni yetiştirip büyüten babaannemin vefatıyla birlikte yazar olmak için çabalamaya kesin karar vermiştim. Çünkü ölüm evimizin içerisine girmişti ve şartlar ne olursa olsun insanın hayalleri için çabalaması gerektiğine karar vermiştim. Bu yüzden babaannemi anlattığım ‘Ciğerparem’ adlı şiir kitabını yazıp tamamlamıştım. Ama bu dosyayı edebi kaygılar gütmediğim için hiçbir yayınevine göndermedim.
Yıllarca kısa hikayeler ve şiirler yazmıştım ve kendimi uzun soluklu bir metinde denemek istemiştim. 2015 yılında ‘Dünümde Bugün’ adlı ilk roman dosyamı yazmıştım. Roman daha çok olay örgüsüyle ilerliyordu. Benim ise yazmak istediğim şey ruhsal betimlemelerin olduğu bir kitap yazmaktı. Bu yüzden yeni dosyalar yazabilmek için kurgular yapmaya başladım. Bu süreçte şiirler yazmaya devam ettim. Şiirleri ‘Ruhsuz’ adlı bir dosyada biriktirmeye devam ediyorum. Bu ismi seçmemin sebebi insanın ruhunu anlatmayı kaygılayan şiirler olmasıdır.
2018 yılında temelinde nihilizmi anlatan, sevgisizlik temeli üzerine kurulan bir ailenin hiç olmaya dönüşmesini anlatan ‘Zorundalık’ adlı roman dosyasını yazıp tamamladım. Dosyayı birçok yayınevinin görüşlerine sundum ve çeşitli yarışmalara katıldım. Yıllar evvel yazmak istediğim ruhsal betimlemelerin ağırlıklı olduğu dosyayı kurgulayıp yazmış olmuştum.
2020 yılında pandeminin etkisinin arttığı bir dönemi fırsat bilip kurgusunu daha önceden tamamladığım ‘Yanılsama’ adlı roman dosyamı tamamladım. Bu romanda anlatmak istediğim şey, gen dizilimine bağlı olarak insanların kaderlerinin birbirlerine geçtiğiydi.
‘Stejin Vagon, Parya’ gibi henüz tamamlamayı başaramadığım roman dosyalarımla birlikte çeşitli türlerde kendimi yazma konusunda denemeye devam ediyorum. Fıtratımın beni sürüklediği bu yolda yazabilmek için çabalamaya devam ediyorum.